Bir zamanlar öyle bir millettik ki; giydiğimiz kaftana, yazdığımız yazıya, kurduğumuz cümleye, bastığımız toprağa kadar bir ağırlığımız vardı. Sadece silahımız değil, sözümüz de tesir ederdi. Misafirliğe gelen Avrupalı, bizim soframızdan adabı, bizim sokaklarımızdan medeniyeti öğrenirdi. Bugün ise elimizde kalan, ne yazık ki sadece eski fotoğraflar ve güzel hatıralar.
Özenti Bir Millet Ne Demektir?
Bu, kendi türküsünden utanıp başkasının basit ritmine hayran kalmak demektir. Dedelerinin duasını anlamayıp, yabancı şarkı sözlerini ezber bilmek demektir. Giydiği kıyafetin hangi kültürden geldiğini bilmeden “trend” diye benimsemek demektir.
Eskiden batı bizden öğrenirdi. Şimdi biz batıyı taklit ediyoruz. Üstelik nedenini bile sorgulamadan.
Özgünlükten Ödünçlüğe Geçiş
Sosyal medyada kendi kültürüne ait kelimeler ayıplanıyor, yabancı dilde konuşmak övülüyor. Düğünlerimiz reklam estetiğine, bayramlarımız dijital görselliğe kurban edildi. Camilerin yanına dikilen gökdelenler, ezan sesinin önünü kesiyor.
Sorgulayanlar ya gerici ya da çağ dışı ilan ediliyor. Çünkü artık moda olmak, akıllı olmaktan çok daha değerli. Kendine ait olmayı değil, başkasına benzemeyi yüceltiyorlar.
Kendine Dönen Millet Yeniden Ayağa Kalkar
Her millet kendi kültürüyle yaşar. Başkasının gölgesinde büyüyen millet, asla boy veremez. Taklit eden değil, üreten millet ilerler. Yabancıyı takip etmek sorun değildir — ama kendi ruhunu inkâr ederek değil.
Bir millet, kendi aynasında kendini göremediği an başkasının vitrinine mahkûm olur. Ve orada gördüğü şey sadece bir yansımadır; gerçek değil.
Son Söz
Bir gün, yeniden özenilen bir millet olabiliriz. Ama bunun yolu; yabancı dizilerden, ithal fikirlerden ya da gösterişli yaşam tarzlarından geçmez. Bunun yolu, kendi kökünü bilmekten, tarihine, diline ve insanına yeniden hürmet duymaktan geçer.
Kimliğini taklitle değil, kimliğini tanımakla kurtarırsın. Ve özenti olanın kaderi, daima başkasının gölgesi olmaktır.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yorumlarınızı bekliyorum
Teşekkürler
EmoticonEmoticon