Bir kelime değişikliği gibi görünür. Ama işin aslı; bir dil devrimi, bir zihin mühendisliği operasyonudur. Eskiden “iş adamı” derdik gururla. Bugün “iş insanı” deniyor utana utana. Peki bu sadece cinsiyet eşitliği mi? Yoksa kimliksiz, cinsiyetsiz, köksüz bir toplum inşasının adımı mı?
Kimliksizleştirmenin İlk Adımı: Dili Silmek
Dil sadece iletişim aracı değildir. Dil; kimliktir, tarihtir, kültürdür. “İş adamı” dediğinde o kelimeye yüklenen anlam; alın teri, mücadele, ekmek kapısı, baba rolü ile yoğrulmuştur. Şimdi bu ifade “ayrımcı” diyerek çöpe atılıyor.
“İş İnsanı” Masum mu?
İlk bakışta nötr, zararsız gibi görünür. Ama “kadın da yapabilir, erkek de” diyerek başlayan bu nötrleştirme, fıtratı eşitlemeye değil, silmeye yöneliktir. Kadın zaten iş kadınıydı. Neden yok sayıldı? Çünkü hedef, kadın ya da erkek olmak değil, ‘hiç’ olmaktır.
Dilin Dönüşümü, Toplumun Dönüşümüdür
- Anne → Doğuran ebeveyn
- Baba → Birey
- İş Adamı → İş İnsanı
- Öğretmen → Eğitim Personeli
Bu dönüşüm, yalnızca kelimeleri değil, değerleri yok eder. İnsanı tanımsızlaştırır, geçmişiyle bağını koparır. Böylece yeni dünya düzeni için hazır, kimliksiz bireyler üretilir.
Kimliksizliğin Sonu: Tek Tip İnsan
Görünürde eşitlik; özde tek tipleşme. Her yerde aynı dil, aynı kelime, aynı düşünce. İtiraz eden ise; “eski kafalı, çağ dışı, ataerkil” diye susturulur. Ama unutmamalıyız:
Diline sahip çıkan, benliğine sahip çıkar.
Ne Yapmalı?
Evet; dil değişebilir, gelişebilir. Ama bu değişim bizim özümüzden gelmeli, dıştan dayatılmamalı. “İş adamı” yerine yeni kelime arıyorsak, neden “onurlu girişimci” demiyoruz? Neden “helal kazanç sahibi” demiyoruz? Çünkü mesele kelime değil, zihin formatlama.
Sözün Özü
Bu bir dil meselesi değil, nesil meselesidir. İfade şeklimizi ele geçirenler, zamanla kim olduğumuzu da unutturur. Kelime savaşlarıyla gelen sessiz devrime karşı uyanık olmak boynumuzun borcudur.
Teşekkürler
EmoticonEmoticon