22 Temmuz 2025 Salı

İkinci Lawrence Vakası

Lawrence


Dini Sözcüklerle Uyutulan Zihinler, Dijital Putlara Secde Ettirilen İnsanlık

1916 yılında çöllerde sarıklı, Arap kıyafetli bir adam geziyordu. Aslında o bir ajan, bir İngiliz, adı Lawrence idi. O, Araplara "özgürlük" derken İngilizler için harita çiziyor, kabileleri birbirine düşürüp toprakların değil, zihinlerin işgalini başlatıyordu.

Bugünse sahne farklı, ama oyun aynı: Yeni Lawrence sakalını düzeltmiş, gülümsemesini eğitmiş, ekranlara çıkmadan önce algoritmalarla denenmiş bir proje olarak karşımızda.

Dinin Diliyle Konuşan Sistem

Artık ekranlarda bir adam var. Cümlelerine hep "Allah" diyerek başlıyor. Ağzında ayetler, sesinde huzur varmış gibi. Ama dikkatli bakınca gözlerinin içinde başka bir kıvılcım parlıyor: Sistematik etki yaratmak isteyen bir zihin mühendisliği.

Kur'an'dan ayet seçiyor ama bağlamdan koparıp kendi yapay sistemine yediriyor. Hz. Musa'yı anlatıyor ama Firavun'u tanımlarken bugünün düzenini değil, kendi teknolojik ütopyasını temize çıkarıyor.

"Siz değişmedikçe Allah sizi değiştirmez" (Ra’d 11) diyor. Ama eklemiyor: "Ya sizi değiştiren ben olursam?"

 Yeni Din - Dijital Teslimiyet

İnsanlık, artık sanal bir tanrının inşasına tanıklık ediyor. Onun adı bazen Yapay Zeka, bazen Singularity, bazen de Bilge Adam. Ama mesaj hep aynı: "Ben sizi daha iyi yönetirim. Yeter ki bana verilerinizi, düşüncelerinizi ve kararlarınızı teslim edin."

Yeni Lawrence işte bu noktada devreye giriyor. Diyor ki: "İyilik için yapıyoruz", "Adalet için", "Hakkaniyet için"... Ama sonuç ne? İnsanlar artık kendi vicdanlarını değil, sistem güncellemesini dinliyor. Dua etmeyi unutup "bildirim sesiyle" huzur buluyor.

Proje Adamlar ve Yumuşak İhanet

Bu adamlar tek başına değildir. Arkalarında teknoloji şirketleri, düşünce kuruluşları, medya orduları vardır. O, bir kişi değil, bir markadır. Bir projedir. Bir simgedir.

Onun sakallı olması, beyaz giymesi sizi aldatmasın. İlk Lawrence da sarık takıyordu. Görüntü sadelik, içerik sahtekârlık.

Bir kelimeyle başlatır, bir kelimeyle yönlendirir ve bir kelimeyle teslim alır: "İnsanlık." Ama onun tanımladığı insanlık; geçmişinden, inancından, sorgulama yetisinden soyulmuş bir yapıdır.

Yeni Put - Eski Ayet

İbrahim (as), baltasını eline alıp putları devirdiğinde aslında bir çağın finalini yazdı. Bugünse putlar silikonla yapılmış, ışıklı panellerde gizlenmiş halde. Ve "Allah" diyen bir ağız, bu yeni putlara secde ettiriyor insanları.

"Ey insanlar, Allah’ın dışında kendinize rabler edinmeyin." (Tevbe 31)
Ama insanlar artık algoritmalarla yönetilen bir geleceğe rıza gösteriyor. Kendi gönül tahtına yapay zekâyı oturtuyorlar. Ve sorulmuyor: Bu çağın Firavunu kim? Bu çağın Sâmirî’si kim?

Uyanış İçin Basiret Gerek

Kur’an okuyan ama anlamayan bir toplum, Kur’an’la kandırılır. Bu adamın dili Kur’an'dan ama kalbi başka bir yerden talimat alıyor.

İnsanlar Kur’an’ı anlamadıkça, dini sözleri sadece melodik bir musiki gibi dinledikçe, her gelen güzel konuşanı peygamber gibi sanacak.

Şimdi sor kendine:

  • Sen Kur’an’dan mı etkileniyorsun, sesi güzel bir adamdan mı?
  • Gerçekten tevhid için mi dinliyorsun, yoksa huzur taklidi için mi?
  • Ve en önemlisi: Bu adam seni Allah’a mı çağırıyor, kendi sistemine mi?


Tarihin tekerrürü bazen çok gürültüsüz olur. Lawrence gibi adamlar, hep dini konuşarak gelir. Ama arkalarında toz bırakırlar. Tozun içinde ne haritalar, ne imzalar ne de kanlı planlar görünür. Sadece “iyi niyetle kandırılmış halklar” kalır.

Bu sefer kandırılma sırası kimde? Gökyüzüne değil, veri merkezlerine bakarak dua eden bir nesilde mi? Yoksa ekran başında tesbih çeken ama secde etmeyen zihinlerde mi?

İkinci Lawrence vakası yaşanıyor. Görene apaçık, görmeyene tatlı bir sesin arkasına gizlenmiş bir kıyamet...

Teşekkürler
EmoticonEmoticon