2030’a Kadar Sahip Olduğun Her Şeyi Kaybedeceksin (Ve Bunu Mutlulukla Kabul Edeceksin!)
Düşün... 2030 yılına geldiğinde artık evin yok, araban yok, kitapların bile dijital. Ama sistem sana “mutlusun” diyor. Sahiplikten koparılan bir toplumda, gerçekten mutlu olabilir misin?
1. Her Şeyi Kirala, Hiçbir Şeye Sahip Olma
World Economic Forum (WEF), 2030 yılı vizyonunda açıkça şunu söylüyor: "You’ll own nothing and you’ll be happy". Bu, bir öngörü değil; bir hedef. Uber ile araçsızlık, Airbnb ile evsizlik, Spotify ile albümsüzlük başladı bile. Sahiplik yerini erişime bırakıyor.
2. Sahiplik Psikolojisi: İnsan, Eşyasız Yaşayabilir mi?
İnsanın sahip olma güdüsü, aidiyet ve özgürlükle bağlantılıdır. Bir şeye sahip olmak, kontrol alanı kazandırır. Ancak modern sistem, kontrolü kişiden alıp veri merkezlerine aktarıyor. Bu bir “özgürlük” değil, “kontrollü mutluluk” sistemidir.
3. Dijital Kimlik ve Sosyal Kredi Gerçeği
Çin'de başlatılan sosyal kredi sistemi, artık Batı'da da test ediliyor. Dijital cüzdanlar, yüz tanıma, alışveriş puanı, sosyal medya geçmişi… Hepsi senin “davranış puanını” belirliyor. Bu puan düşerse, trene bile binemeyeceksin.
4. Sahip Olmamanın Normalleştirilmesi
Netflix belgeselleri, reklamlar, diziler sürekli aynı mesajı veriyor: “Mülkiyet yorgunluk yapar, anı yaşa.” Paylaşım ekonomisi adı altında bireyler sistemin kiracısı haline getiriliyor.
5. Gizli Ajanda: Daha Az İnsan, Daha Çok Kontrol
2030 hedefleri sadece ekonomik değil, aynı zamanda demografiktir. Gıda krizleri, enerji dönüşümleri, salgınlar... Her şey daha fazla kontrol için bir araç olarak kullanılıyor. Sahip olduğun son şeyin “kimliğin” olması isteniyor.
6. Peki Ya Türkiye? Yerli ve Milli Sistemler Nereye Gidiyor?
Türkiye’de e-Devlet, Dijital Kimlik, e-Nabız gibi sistemler büyük kolaylık sağlasa da, ulusal veri güvenliği konusu hâlâ tartışmalı. Yerli çözümler gerçekten bağımsız mı, yoksa sadece bir geçiş süreci mi?
7. İslami Perspektif: Bu Bir İmtihan mı, Tuzak mı?
İslam'da mülkiyet bir emanet olarak görülür. Fakat sistem mülkiyeti tümden ortadan kaldırdığında, bu bir emanet değil, esaret olur. Kur’an der ki: “O gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından kaçar.” (Abese 34)
Sonuç: 2030’a doğru giderken, sahip olduklarımızı kaybetmekle kalmıyoruz. Seçme hakkımız, fikrimiz, bireyselliğimiz elimizden alınmaya çalışılıyor. Gönüllü dijital köleliğe karşı uyanmak için hâlâ vaktimiz var.
Bu makale seni düşündürdüyse, paylaş. Çünkü bu düzen, ancak konuşursak değişebilir.
Ne düşünüyorsunuz? Yorumla⬇️
Teşekkürler
EmoticonEmoticon