Ya da kendi ordumuzu yakarken, düşmanı çoğaltmak…
İçimizde Bir Yangın
Her savaşın bir bedeli vardır. Ama ya savaş yanlış düşmana açılmışsa? Ya içimizde hain dediğimiz, aslında çığlık atan bir asker ise?
Modern tıp kanseri tanımlarken; onu kontrolsüz, sapkın, yıkıcı bir düşman gibi sunar. Tümör derler… Kötü huylu derler… Kesin, yak, zehirle derler…
Ama hiç düşündük mü; ya o “kötü huylu” hücreler, aslında “bozuk düzenin sonucunda” doğru bir şeyi yanlış yolla yapmaya çalışan hücrelerse?
Düşmanı Anlamak
Kanser, hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıdır der kitaplar. Ama neden çoğalır o hücreler? Neden vücudun emrine itaatsizlik ederler?
Belki de vücut bir şeyleri dengelemeye çalışıyordur. Belki bu hücreler, toksinlerle dolmuş, duygusal olarak bastırılmış, besinle aç bırakılmış bir sistemde “biz artık bu kurala uymayacağız” diyordur.
Kemoterapi – Bir Kenti Yakmak
Modern tedavi yöntemleri hainleri temizlemek için orduyu da yakar.
Kemoterapi geldiğinde; saçlar dökülür, bağışıklık çöker, mide susar, ruh sessizleşir. Çünkü ordu yok edilmiştir.
Ordunun içinde birkaç hain varsa, tüm orduyu yok etmek doğru mudur?
Bu, belki düşmanı kısa süreli durdurur, ama kenti savunmasız bırakır. Ve düşman, o savunmasız topraklara geri döner.
Belki de Kanser, Bir Sonuçtur
Biz hep kanseri sebep gibi görürüz. Ama belki de o bir sonuçtur.
- Bastırılmış öfkenin,
- Unutulmuş bir travmanın,
- Kimyasallarla dolu bir hayatın,
- Ve sevgisizliğin “dayanamıyorum” deyişidir.
Barışa Giden Yol
Ne yapılmalı? Beslenme düzeltilmeli, ruhsal çatışmalar çözülmeli, bağışıklık onarılmalı. Vücutla savaşmak değil, şefkatle barışmak esas olmalı.
Sonuç olarak: Yeni Bir Yol Mümkün
Her düşman, aslında bir mesaj taşır. Ve kanser… belki de o en derin mesajlardan biridir. Onu susturmak yerine, duyabilirsek… Belki sadece hastalıktan değil, hayatın kendisinden şifa buluruz.
Teşekkürler
EmoticonEmoticon